Barış Pınarı Hareka-tı’nın ardından NATO’da bulunan askeri uzmanlar, Türkiye’nin askeri harekatının dikkat çekiciliğine vurgu yapmışlardı. Bu köşede de yer vermiş olduğum görüşlerde, uzmanlar, ABD’den sonra 4 tümen ile fiilen askeri harekat yapabilen yegane NATO ülkesinin Türkiye olduğunu belirtmişlerdi. Rusya destekli Suriye rejiminin, 34 askerimizin şehit olmasına neden olan İdlib saldırısının ardından Türkiye’nin başlatmış olduğu operasyona yönelik görüşlerini de insan merak etmiyor değil.

Bu çerçevede Türkiye’nin direnç kat sayısının çok yüksek olduğunun altının çizen uzmanlar, Türk ordusunun askeri imkan ve yeteneğiyle irade katsayılarının çok yüksek olduğuna vurgu yapıyor.

Uynı uzmanlar, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin sivillere zarar vermeden, sınırlı ama stratejik hava desteğiyle çok büyük bir askeri başarı elde ettiğinin altını çiziyor.
Aynı şekilde Türkiye’nin, angajman parametreleri içerisinde Rusya ve İran’a zarar vermeksizin, sadece Esad rejimi unsurlarını hedefleyerek harekat yapmasının son derece zorlu olduğuna da işaret ediliyor.

Türkiye’nin milli İHA ve özellikle SİHA’larının etkinliğine dikkat çeken NATO’daki askeri uzmanlar, Ankara’nın sayılı ülkede bulunan bu milli imkan ve yeteneğini, Esad unsurlarına karşı son derece etkili kullandığını da söylemekten kaçınmıyorlar. Bu çerçevede İttifak içerisinde Türkiye’ye askeri destek tam.

AB’de mülteci seferberliği

Türkiye’nin Suriyeli mültecileri daha fazla misafir edemeyeceğini ilan edip, sınırlarda Avrupa Birliği’ne (AB) geçişi engellemeyeceğini ilan etmesi, AB’yi harekete geçirdi. Türkiye, iki yıldan bu yana mültecilere daha fazla ev sahipliği yapamayacağını söylüyordu. Ancak AB, Türk sahil güvenliğinin sürekli olarak mültecileri kurtarmasına, Türkiye’nin de milyonlarcasına ev sahipliği yapmasına “gık”ını çıkarmıyordu.
Oysa Türkiye, AB’ye çağrıda bulunarak mülteci krizinde AB’nin de yararına olacağı bir külfet paylaşımında bulunulmasını talep etti. Çünkü Rusya destekli Esad rejiminin İdlib bölgesindeki stratejisi, burada bulunan ve sayıları 3 milyonu aşan Suriyeli mültecinin Türkiye’ye akın edeceğini öngörüsüne dayanıyordu. Rusya da Esad’ın bu hedefini destekledi. Zira AB’de yaşanacak yeni bir göç dalgası, Moskova’ya yakın olan yabancı düşmanı aşırı sağ partilerinin de ekmeğine yağ sürecek.

Türkiye ise yeni göç dalgasının AB’ye olası zararları konusunda uyardı. Brüksel, Türkiye’yi zayıflatan her unsurun AB’ye zararı olabileceğini anlamış oldu belki. Güçlü bir Türkiye, her zaman AB’nin de çıkarına. Bugün Brüksel’de toplanacak AB Adalet ve İçişleri bakanları ile Cumartesi günü Hırvatistan’da düzenlenecek olağanüstü AB dışişleri bakanları toplantısında Ankara ile Brüksel arasında sağlanabilecek yeni bir anlaşmanın çerçevesi oluşturulabilir. Ancak bu konuda AB’nin siyasi irade göstermesi şart.

AB istihbarat akademisi kurdu

Geçtiğimiz 26 Şubat tarihinde AB dönem başkanlığını üstlenen Hırvatistan’ın başkenti Zagreb’de AB istihabat akademisinin kurulması kararlaştırıldı. AB üyesi 23 ülkenin imzaladığı kurucu anlaşmada, AB’ye üye ülkelerin istihbarat kültürlerini uyumlaştırmak, istihbarat tekniklerini geliştirmek ve AB’nin ortak istihbarat politikalarını şekillendirmek için ilk adım atıldı. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un önderliğinde atılan bu adım sayesinde AB, istihbarat imkan ve yeteneklerini geliştirerek hem dış politikada hem de güvenlikte daha etkili olmayı hedefliyor. Polonya, İrlanda, Yunanistan gibi ülkeler henüz bu oluşuma katılmaya sıcak bakmadıklarını dile getirirken, AB, istihbarat akademisinin üçüncü ülkelerle işbirliğine açık olduğunu bildirdi.


Devami...