Merhabalar İmajTeam Misafiri, Sayfamıza Hoşgeldin. Aramıza Katılmak İstermisin?
-
Nobel kazandıran fotoğrafçı
İstanbul Modern’in Fotoğraf Galerisi’nde geçen hafta açılan “Lütfi Özkök Portreler” sergisi, ziyaretçilerini edebiyat ve sanat dünyasında bir zaman yolculuğuna davet ediyor. Özkök’ün hayatını geçirdiği Stockholm’deki arşivinden derlenen portreler, tarihe tanıklık etmenin yanında ziyaretçisine sanatçının kişisel hayatıyla ilgili kesitler de sunuyor.
Balık karşılığı okul
İstanbul Modern Fotoğraf Galerisi Yöneticisi ve aynı zamanda serginin küratörü Demet Yıldız geçen hafta basın mensupları ile bir sergi turu gerçekleştirdi. Sergiyi gezmeye başlamadan önce Lütfi Özkök’ün “enteresan” hikâyesini, “Lütfi Özkök, 1923’te Feriköy’de bir balıkçının oğlu olarak dünyaya geliyor. Babası onu balık karşılığında bir Fransız okulunda okutuyor. Aslında bu okulun onun hayatında büyük bir önemi var. Burada öğrendiği Fransızca ile birlikte hem edebiyatla ilgileniyor hem de dünyaya açılıyor” sözleriyle anlatıyor Yıldız. Ardından da Özkök’ün Sorbonne Üniversitesi’nde eğitim almak üzere gittiği Fransa’da sınıf arkadaşı olan İsveçli Anne-Marie Juhlin’le evlenerek İsveç’e yerleştiğini ekliyor. Özkök’ün hayatında fotoğrafın yanında edebiyat da çok önemli bir yer taşıyor. Hatta Sabahattin Kudret Aksal’la birlikte, İnsanlık adını taşıyan bir dergi çıkardıklarını da hatırlatıyor. Özkök’ün kendini hep şair ve fotoğrafçı olarak tanımladığını vurgulayan Yıldız, “Ama bununla para kazanamayacağı için de hayatında farklı bir yol izlemek zorunda kalmış” diye ekliyor.

Anılarına yolculuk
Sonrasında serginin duvarlarına yerleştirilen ve aralarında 24 Nobelli yazarın da bulunduğu 89 portreyi incelemeye başlıyoruz. Kimler yok ki bu duvarlarda... Aziz Nesin, Yaşar Kemal, Nadine Gordimer, Leylâ Erbil, Nâzım Hikmet, Orhan Pamuk, Gabriel Garcia Marquez… Demet Yıldız, portrelerin kronolojik bir şekilde yerleştirildiğinin altını çiziyor. Lütfi Özkök’ün ilk portesi ise şair arkadaşı Lasse Söderberg’e ait. Yıldız; Özkök’ün bu fotoğrafı, Hüsamettin Bozok’un talebiyle, eşi Anne-Marie’nin amatör fotoğraf makinesiyle çektiğini söylüyor. Lütfi Özkök, ilk maddi gelir ettiği portresini ise 1957 yılında çekmiş. Lasse Söderberg, bir gazete için Kübalı sanatçı Wifredo Lam’la söyleşi yapmaya giderken haberinin fotoğraflarını çekmesi için Özkök’ü çağırmış ve böylelikle profesyonel anlamda fotoğrafçılık kariyeri başlamış. Sergiyi gezerken Yıldız, Özkök’ün edebiyat çevreleri tarafından “Nobel alacak yazarların portresini çeken fotoğrafçı” olarak bilindiğinden bahsediyor. Hatta “Özkök’ün fotoğrafını çekmediği yazar Nobel alamaz” diye espriler bile yapılıyormuş o dönemlerde. Böyle bir şöhret ise sanatçının Samuel Beckett’in fotoğrafını çekmesinin ardından Beckett’in Nobel Ödülü’nü almasıyla birlikte başlamış.

Lütfi Özkök’ün Milliyet Sanat’ta çıkan Samuel Beckett, Bülent Ecevit portrelerine eşlik eden röportajından bir bölüm.

1976’da Milliyet Sanat röportajı
Sergi alanının tam ortasında duran büyük masada ise Özkök’ün fotoğraf makinesi, yazdığı kitaplar ve kişisel eşyaları da ziyaretçi karşısına çıkıyor. Tüm bunların yanı sıra Nisan 1976 tarihli bir Milliyet Sanat dergisi de masada yer alıyor. Özkök’ün Pablo Neruda, Simone de Beauvoir, Samuel Beckett, Nâzım Hikmet ve Bülent Ecevit portrelerine eşlik eden röportajı Milliyet Sanat’tın bu tarihi sayısında okurun karşısına çıkıyor.

Duras, Erbil, Gordimer...
Dünyadan ve Türkiye’den 80 önemli ismin portresinin yer aldığı sergide kadın sanatçı ve yazarların fotoğraflarının az olması dikkatlerden kaçmıyor. Bu sergide yalnızca Marguerite Duras, Leylâ Erbil, Nadine Gordimer ve Sennur Sezer’in de portreleri yer alıyor. Demet Yıldız bu konu ile ilgili şunları diyor: “Portre, çok karmaşık ve çok katmanlı bir alan. Karşınızdaki kişinin portresini çekerken onun dış görünüşünü ve kişiliğini kayıt altına almak istiyorsunuz. Ama bir yandan da bunun sosyolojik, psikolojik ve ideolojik kavramları var. Hakikaten çok az kadın portresi var. Ben, Tomris Uyar’ın da bir portresi olduğunu biliyorum. Ancak Özkök’ün ailesi arşivlerde Uyar’ın portresini bulamadı. Başka isimler de olduğunu biliyorum. Ama Lütfi Özkök’ün portresini çektiği 1500 kişilik listede kaç kadın portresi var diye sorarsanız, bu soruya ‘çok az’ cevabını verebilirim.”

Devami...
-