Merhabalar İmajTeam Misafiri, Sayfamıza Hoşgeldin. Aramıza Katılmak İstermisin?
-
Eğitimciler Şûra’yı bekliyor
Milli Eğitim Şûrası, Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) en yüksek danışma kurulu. İlgili yönetmeliğe göre eğitim sistemini geliştirmek, niteliğini yükseltmek için eğitim ve öğretimle ilgili konuları tetkik eden; tavsiye kararları alan Şûra’nın, 4 yılda bir toplanması esas ancak zorunlu değil.
İlki 1921’de Maarif Kongresi adıyla düzenlenen şûralar arasında kimi zaman 1 yıl kimi zaman da 7 yıllık aralıklar oldu. Örneğin Temmuz 1974 ile Haziran 1981 arasında yapılmamış; ardından Haziran 1982’de tekrar toplanmış. 19. ve sonuncu Şûra, Aralık 2014’te gerçekleştirildi. Aralık 2018’de 20.’sinin toplanması bekleniyordu ancak tarihin üzerinden 1 yıl geçmesine rağmen toplanmadı. Artık olmayacak mı diye merak edilirken, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’tan, bütçe görüşmeleri sırasında, “Milli Eğitim Şûrası ile ilgili çalışmalarımız olacak. Hazırlıklar devam ediyor” açıklaması geldi. Ancak yapılacak tarihle ilgili bilgi yok; üstelik sendikalar dahil, hiç kimseden henüz görüş alınmamış. Şimdi, eğitim camiası, Şûra’nın yapılacağı tarihi bekliyor.
‘PLANLAMADA BULUNMUYOR’
Konuyla ilgili bilgi aldığımız Eğitim İş Genel Başkanı Orhan Yıldırım, MEB’in yetki, görev ve sorumluluklarının Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemiyle birlikte değiştiğini kaydetti. “Cumhurbaşkanlığı 1. Kararnamesi ile MEB, Cumhurbaşkanı’na bağlı Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulu’nun belirlediği esasları uygulama alanına dönüştürüldü” diyen Yıldırım, Milli Eğitim Şûrası’nın da yeni planlamada yer almadığını belirtti.
Şûra’nın Bakanlığın en yüksek danışma organı olarak tarif edildiğini dile getiren Yıldırım, “MEB Şûra’ları ülkemiz eğitiminin dış katılımlarla bugünün durum tespitini yapan, yarınını planlayan en geniş katılımlı toplantılardır” dedi ve ekledi:
“Geniş katılım yerine az sayıdaki üst düzey atanmış komisyon üyeleri tarafından milli eğitimin planlanmaya çalışılması büyük sorunların tespiti ve çözümünde yanlış kararların hayata geçirilme riskini beraberinde getirecektir. Şûra’nın toplanmaması Türk milli eğitiminde ciddi sorunlar oluşturacaktır.”

Alternatif şûra hazırlığı
Eğitim-İş’in bir şûra hazırlığı içinde olduğunu açıklayan Yıldırım, şu bilgileri verdi:
“Atatürk’ün önderliğinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını, egemenliğini, laik düzenini, demokratikleşme ve ulusal eğitim hedefini geliştirerek korumak ve sonsuza kadar yaşatmak eğitimin en temel amaçları arasında yer alır. Tüm çocukların, gençlerin ve yetişkinlerin nitelikli eğitim görme hakları; devletin de bu hakkı yerine getirme görevi vardır. Ancak son yıllarda eğitimde liyakat yok sayılmış, çağdaş, bilimsel, laik eğitimin etkinliği azaltılmıştır. Bu anlayışa karşı Atatürk İlke ve Devrimleri ışığında devrimci bir anlayış kaçınılmaz olmuştur. Bu tarihi sorumluluğun bilinciyle 9-11 Nisan 2020’de Eğitim-İş Devrimci Eğitim Şûrası’nı gerçekleştirme kararı almış ve çalışmalara başlamıştır.”
Eğitim fakültesi bulunan üniversiteler, demokratik kitle örgütleri, sendikalar, meslek odaları başta olmak üzere 150’nin üzerinde kurumdan şûra için konu önerileri istendiğini açıklayan Yıldırım, düzenleyecekleri şûrada görüşülmek üzere ‘Eğitimde Geleceğe Bakış’ ana başlığı altında, Çocuk ve Eğitim, Eğitim Hakkı, Öğretmenlik Mesleği, Öğrenim Kademeleri ve Yönlendirme, Eğitim Örgütü ve Yönetimi olmak üzere 5 başlık oluşturulduğunu açıkladı.
‘Sistematik şekilde toplanmalı’
Eğitim Bir Sen Genel Başkan Vekili Latif Selvi de Şûra toplantılarının önemli olduğunu belirtiyor ve ekliyor: “Bazen Şûra’da konuştuk da hayata mı geçti diye değerlendirme yapanlar var. Bu doğru değil. Eğer 1940’lı yıllardan itibaren eğitimdeki dönüşüm süreçleri analiz edilecek olursa şura kararlarının bunların üzerinde ciddi etkileri olmuştur. Burada alınan kararların hepsi hayata geçmiyor çünkü sonuç itibariyle bir tespit ortaya koyuyor. Önemli miktarda da tavsiye niteliğinde.”
“Şûra önemli, onun için toplantıların daha sistematik bir şekilde kalkınma planlarına benzer bir çerçeveye oturtulması kanaatindeyim” diyen Selvi’nin bu konudaki önerileri şöyle:
“Tarihleri, belli olmalı. Mesela 5 yıllık kalkınma planları var. Hükümetler burada alınan kararları önemsiyor. Çünkü buradaki birçok şey verilere, öngörüye dayalı, dünyanın gidişatına göre değerlendirilen boyutları söz konusu ve daha sistemli, gündemli, herkesin hazır olarak geldiği, bütün kurumsal veya kişisel birikimlerini yansıtılabildiği bir zeminle güçlendirilerek yapılması gerekir.”

‘Tarih belli değil’
Şûra tarihiyle ilgili kendilerine gelen bir bilgi ve Bakanlık tarafından paylaşılan bir çalışma olmadığına değinen Selvi, Şûra’nın yapılması durumunda ele alınmasını istedikleri konuları şöyle sıralıyor:
- Türkiye’nin öncelikle ele alması gerektiği şey OECD standartları dikkate alındığında kat etmesi gereken konular. Bu da bize göre çalışma hayatı ile eğitim arasında koordinasyonun sağlanmasıyla ilgili hususlar.
- İkincisi, üniversitelerimizin köklü hale gelmesi; ihtisaslaşmaları ve uluslararası seviyede emsalleriyle mukayese edecek başarıyı yakalamaları önemli.
- Öğretmenlik bir kariyer mesleği haline gelmeli.
- Öğrencilerimiz, yeterliliklerin ön plana çıktığı bir eğitim modeline dönük olarak yetişmemekte. Artık bilgiyi vermeniz kâfi değil, kullanımı, geliştirilmesi, öğrencinin geleceğe dönük, üretken, mucit bir gence dönüşmesi açısından son derece kıymetli. Bu konuda çalışmaların yapılması lazım.
- Açık lise ve açıköğretimdeki öğrenci sayıları düşürülmeli.
- Bölgeler arasındaki farklılıklar minimize edilmeli. Bu konuda çalışmalar yapıldı ancak hâlâ çıta büyük. Bu noktada özellikle istihdamda güçlük çekilen bölgelerde öğretmen ve personel ihtiyacının karşılanabilmesi için teşviklerin uygulanması gerekiyor.
- Genel eğitim çerçevesinde değerlendirdiğimizde din eğitimi düzenlemelerinde Türkiye zayıf ülkeler arasında. Bu hususta birtakım adımlar atılmalı. Seçmeli dersler şeklinde bir miktar atıldı ama düzenlemeler bu konuda da en azından OECD ortalamasında bir seviyeye gelmeli. Türkiye’de tek tip ve zorunlu eğitim var. O zaman buna göre bir model uygulamamız gerekir.
Devami...
-