Merhabalar İmajTeam Misafiri, Sayfamıza Hoşgeldin. Aramıza Katılmak İstermisin?
-
‘Türk Çalışması’ ezberleri bozuyor
Amerika’nın meme kanserinde kabul ettiği 12 bilim insanından biri olan Pittsburgh Üniversitesi Meme Cerrahisi Anabilim Dalı Direktörü Prof. Dr. Atilla Soran, Türkiye’den 25 merkezden çok sayıda uzmanla birlikte yürüttükleri “Türk Çalışması”nın meme kanseri tedavisinde ezberleri bozduğunu anlattı. Meme kanserinde erken teşhisin önemine dikkat çeken Prof. Dr. Soran, “Eğer annenizde meme kanseri varsa tetkik için 40 yaşı beklemeyin, taramayı 10 yıl önceye çekin” uyarısında bulundu.
Pittsburgh Üniversitesi’nde uzun yıllardır meme kanseri konusunda çalışmalarını sürdüren ve Türkiye’deki çalışmalara da katılan Prof. Dr. Atilla Soran, meme kanserindeki yeni tedavi yöntemlerini ve çalışmaları Milliyet’e anlattı.
‘Tarama oranı düşük’
Meme kanserinde erken tanı ve tedaviyle hastaların yaşama oranlarının yüzde 90’ın üzerine çıktığını aktaran Prof. Dr. Soran, özellikle tarama ve spesifik meme merkezlerinin önemini vurguladı. Prof. Dr. Soran, “Memede, tüm Türkiye genelinde tarama oranı yüzde 30. Bu, batıda daha yüksek, ama doğuya gittiğinizde yüzde 10’lara kadar iniyor. Doğu dediğimiz Ankara’nın doğusu gibi düşünün. Taramalar az olduğu için geç dönem meme kanserleri geliyor ve ölümler fazla. ABD’de 50 yaş altı meme kanseri oranı yüzde 19, Türkiye’de yüzde 40. Bizde gençler daha çok kanser oluyor, bu yüzden taramayı daha erken başlatmak gerekiyor. 40 yaş diyoruz ama ailenizde annenizde meme kanseri varsa bunu 10 yıl önceye çekmek gerekiyor” uyarılarında bulundu.
Prof. Soran, Meme Hastalıkları Dernekleri Federasyonu adı altında oluşturulan Türk Meme Çalışma Grubu’nun 12 yıldır devam eden ve ‘Türk Çalışması’ diye tüm dünyada tanınan çalışması hakkında şunları anlattı:
‘Dünyada ilk’
“Meme kanserinde dördüncü evrede olan, karaciğer, akciğer, böbrek ve beyninde aynı anda metastaz (hastalığın başka bir yere sıçraması) görülen hastalar için ‘Bunlara bir şey yapılamaz, gönderin, kemoterapi alsın’ denilirdi. Biz ise, memedeki genel tümörü çıkarmazsak vereceğimiz tüm tedavilerin bu metastazlı bölgeye gidip orada etkili olmayacağını araştırdık. Memedeki tümörü yok ettikten sonra bütün tedavi yöntemlerini metastazlara gönderirsek hastanın yaşamını uzatabilirsiniz dedik bunu da kanıtladık ve dünyada ilkti. Tüm dünyada uygulamaya girdi ve her yerde Türk çalışması olarak biliniyor. Çalışmamızın ikinci aşamasında ise, meme kanserinin sadece kemiğe metastaz yaptığı hastalara yöneldik. Biz burada da, önce memedeki kansere cerrahi yapalım, sonra kemikteki metastazı tedavi edelim, dedik. Öyle de oldu. Eskiden metastazı olan hasta iki yılda hayatını kaybederdi, şimdi 10-15 sene yaşıyor.
Yine Türkiye’de çok görülen ve nedeni belli olmayan meme hastalıklarında hastaya ağızdan lokal enjeksiyon yapma yönündeki çalışmalarımız da sürüyor. Bu da ilk.”
‘En iyi 10 arasında’
“Geçtiğimiz günlerde Amerika’da Cerrahi Onkoloji Toplantısı’nda binlerce doktorla bu çalışma tartışıldı. İkinci aşamadaki araştırmamız, Amerika Cerrahlar Birliği ki 25 bin üyesi var tarafından en iyi 10 çalışma arasında gösterildi. Yaptığımız çalışmaların hepsi Türkiye’de yürütülüyor. Biz Türk çalışma grubuyuz, aralarında özel ve devlet hastanelerinin de bulunduğu 25 merkezden uzmanların birlikte oluşturduğu tamamen gönüllü olarak uyumlu çalışan bir grubuz.
Şu anda 84 gen paneline bakıyoruz. Artık dünyada 50 yaşın altındaki kişilerin genetik testlerinin mutlaka yapılması isteniyor. Amerikan Meme Cerrahisi Derneği her kadına yaşına bakılmaksızın genetik test öneriyor, İsrail’de her kadına genetik test yapılıyor. Kanserin yüzde 10’u gene, yüzde 30’u aileye bağlı. Geni hâlâ bilmiyoruz ama yüzde 40 aileden gelen bir neden var. Bunları bilmiyoruz.”
Bunlara dikkat!
“Meme kanserinde obezite, hareketsiz yaşam ve alkol üç önemli risk faktörü. Türkiye’de bilmeyen kişiler televizyonlara çıkarak yanlış bilgi veriyorlar. Her gün bir şey moda oluyor, kanser hastalarına hiçbir bilimselliği olmayan yanlış umutlar veriliyor. Hastaların tedavilerini bile olumsuz etkileyebiliyor. Eğer bir eksiğin varsa onu alacaksın. Fazladan alınan her şey bağışıklık sistemini baskılayarak hastalandırıyor. İnsanlar istiyor ki ben bir tane bir şey alayım, o beni korusun. Korunmak istiyorsan spor yapacaksın, doğru besleneceksin. Stresten uzak duracaksın.”
TÜRKİYE GÖNÜLLÜSÜ
Çalışmalarını ABD’de sürdürse de Türkiye’nin bu alandaki bilimsel çalışmalarına büyük destek veren Prof. Dr. Soran, “Ben ve eşim Prof. Dr. Özlem Soran, Türkiye gönüllüsüyüz. Elimizden geleni kimseden bir şey beklemeden yapıyoruz. Benim şu anda 81’inci Türk öğrencim yanımda. Türkiye’de yetiştik, Türkiye bizim her şeyimiz oldu. Bir sevda bizimkisi. Ofisime gelenler Türk bayrağını ve Atatürk’ün resmini görürler” ifadelerini kullandı.
Devami...
-