İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı (İKSV) bu yıl Uluslararası Tiyatro Festivali’nin 23’ncüsünü düzenliyor. Festival 2016 yılına kadar iki yılda bir ve mayıs-haziran aylarında yapılırdı. 2016’dan beri ise, Leman Yılmaz’ın yönetiminde her yıl kasım-aralık aylarında gerçekleşiyor. Eskiden daha az sayıda fakat büyük prodüksiyon olan yabancı oyun gelirdi, artık orta-küçük ölçekte ama sayıca daha fazla yabancı iş izliyoruz. Örneğin bu yıl yerli-yabancı işler neredeyse yarı yarıya; 12 yabancı 16 yerli proje var. Yabancılar arasında bayağı büyük prodüksiyonlar ve danstan müzikale farklı farklı türler yer alıyor. Kısacası, festivalin özellikle uluslararası ayağı geçtiğimiz dört yıl içinde oldukça gelişip güzelleşti.

Festivalde 28 topluluğun 78 gösterisinin yanı sıra Öğrenme ve Gelişim Programı kapsamında okuma tiyatroları, söyleşiler, atölye çalışmaları ve ustalık sınıfları gibi ücretsiz yan etkinlikler de gerçekleştiriliyor. Bu yılki sloganı “hayat ters yüz” ile sahne sanatlarının kabul edilmiş kalıplarının sorgulanması, “sahne neresi?”, “oyuncu kim?” gibi sorulara yanıt aramanması amaçlanıyor.




‘Her Yol Kuzeye Çıkar’
Bu yılki festivalin en önemli bölümlerinden biri, Golden Mask Rusya Sahne Sanatları Festivali’yle yapılan iş birliği sonucu İstanbul’a konuk olan dört Rus prodüksiyonu. Bu oyunlar çeşitli disiplinlerden: Dans, tiyatro, müzikal; Ruslar sahne sanatlarındaki türlü maharetlerini bize gösteriyorlar.

Bunlardan biri olan “Her Yol Kuzeye Çıkar”, Moskova Bale Tiyatrosu’nun imzasını taşıyor. İstanbul’a gelen “Her Yol Kuzeye Çıkar” 2017’de Golden Mask Festivali’nde en iyi modern dans parçası ödülünü almış, Belçikalı koreograf Karine Ponties’in bir çalışması. Theatre of Nations ise festivale “Sirk” isimli müzikalle katılıyor. “Sirk”in yönetmeni 1980 doğumlu Maxim Didenko çağdaş Rus tiyatrosunun star yönetmenlerinden biri. Tarzını tanımlamak biraz zor ama kendisi “Rus fiziksel tiyatro” yaptığını söylüyor. Geleneksel olarak daha psikolojik ve dramatik bir tiyatro yaklaşımı ve eğitimine sahip Rus oyuncular için oldukça zorlayıcı, neredeyse akrobatik denebilecek bu oyunculuk tekniğini çok az Rus oyuncu ustalıkla başarabiliyor. Golden Mask Festivali’yle işbirliğinin bir diğer oyunu olan “İran Konferansı”, günümüz meselelerine odaklanan çağdaş bir metin ve yine bir Theatre of Nations prodüksiyonu. Rus oyun yazarı Ivan Vyrypaev’in metni “İran Konferansı” görüntüde Ortadoğu sorunuyla ilgileniyor ama aslında modern insanın varoluşuna dair daha derin dertleri var. Festivalin “Sirk”le birlikte ikinci ‘mega’ Rus prodüksiyonu Moskova Vakhtangov Tiyatrosu’nun “Yevgeni Onegin”i. Rusların milli kahraman olarak da nitelendirdikleri yazar Puşkin’in 1825-1832 yılları arasında tefrika halinde basılan, şiir formunda yazılmış bu romanına 19. YY.’da “Rus yaşantısının ansiklopedisi” denirmiş. Neredeyse 100 yıllık Vakhtangov Akademik Devlet Tiyatrosu’nun 2007’den beri genel sanat yönetmenliğini yapan Litvanyalı yönetmen Rimas Tuminas, adaptasyonunda Tatyana’nın aşkını merkeze oturtuyor ve hikayeyi Puşkin’in karakterlerinin anı ve hayal dünyalarında geçiriyor.




Aslında, konu sahne sanatları olunca, Ruslar asla hayal kırıklığı yaşatmaz, dolayısıyla Golden Mask’ten gelen birbirinden çok farklı bu dört işin de standartların çok üstünde olacağını ve seyircinin beklentilerini fazlasıyla karşılayacağını iddia etmek abartılı olmaz.


Devami...