Merhabalar İmajTeam Misafiri, Sayfamıza Hoşgeldin. Aramıza Katılmak İstermisin?
-
10.Haziran.2020, 08:06
#1
'Yaşam tarzımı değiştireceğim'
Koronavirüs salgınının Türkiye’de çıktığı ilk günlerde hastalarına bakan bazı doktorlar da hastalığa yakalandı. Onlardan biri de Akademik Solunum Derneği Yönetim Kurulu Başkanı ve Göğüs Hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Bülent Tutluoğlu’ydu. 17 Mart’ta rahatsızlanan Tutluoğlu, 20 gün yoğun bakımda kaldı. Onu hayata döndürmek için 5 kez plazmaferez, iki kez de kök hücre nakli yapıldı. Çalıştığı Acıbadem International Hastanesi’nde 1 ay yatan Tutluoğlu’nun tedavisi 2 ay da evinde devam etti. Prof. Dr. Tutluoğlu, 3 aylık tedavi sürecinin ardından 28 Mayıs’ta yeniden görevinin başına döndü. Prof. Tutluoğlu, hastalık öncesini ve sonrasını Milliyet’e anlattı:
‘Hastalarımı özledim’
“Bu süreçte çok sayıda arkadaşımızı kaybettik. Ben de hastalığı en ağır geçiren hekimlerden birisiyim. 1 ay hastanede yattım. 2 aya yakında evde tedavim devam etti. Hayatımda ilk defa bu kadar uzun süre hastalarımdan, mesleğimden ayrı kaldım. Hala bağışıklık sistemimde sıkıntılar var, 1 ay yattığım için kuyruk sokumumda da oluşan yaralar tam olarak iyileşmedi.
Daha fazla evde de kalabilirdim, ama duramadım. Hastalarımı özledim. Hastanede olmak bana daha iyi geldi. Görevimin başına döndükten sonra kendimi daha iyi hissetmeye başladım. Çalıştıkça da daha iyi olacağımı düşünüyorum. Döner dönmez Kovid hastalarına bakmaya devam ettim. O yönde bir değişiklik olmadı. Hastalarımın yanında onlarla iletişim halinde olmayı seviyorum. Her zaman aramızda farklı bir ilişki olmuştur. Eski hastalarım hala arayıp beni soruyor. Daha 2 gün önce, 15 yıl önceki bir hastam aradı, durumum hakkında bilgi aldı.

Prof. Dr. Bülent Tutluoğlu’nu hayata döndürmek için 5 kez plazmaferez, iki kez de kök hücre nakli yapıldı.
‘Atmaya kıyamıyordum’
Çok zorlu bir süreçten geçtim, ölümden döndüm. Bu süreci bu kadar ağır geçirme sebeplerden biri de yaşam tarzımdı. Sürekli yurt dışı ve şehirler arası seyahat halindeydim. Akademik Solunum Derneği Yönetim Kurulu Başkanı olmam sebebiyle devamlı yurt dışında sunum ve toplantılar oluyordu. Bunların hepsi de stres.. Bununla birlikte çok yoğun hasta potansiyelim var. Uykusuzluk, stres, yoğun çalışma, düzensiz bir hayat hepsi yaşam tarzımın bir parçasıydı. Bunu değiştirmeyi düşünüyorum, bu tempoyu azalmak için çaba harcayacağım. Bunun yanı sıra kişisel olarak kendime ve aileme daha fazla vakit ayırmayı planlıyorum. Bu süreç bana bunu da öğretti. Çünkü olması gereken buymuş. Evde olduğum sürede tek avantajım oğlumla daha fazla vakit geçirmek oldu.
Bir de hastanedeyken şunu düşündüm; Yüzlerce kitabım var, binlerce tıbbı makale ve dergi. Yıllardır bunları atmıyorum. Oysa tıpta her şey hemen eskiyor. 5 yıl önceki bir yayın artık eski bir yayın ama ben de 20 yıl önceki yayınlar bile var. Atmaya kıyamıyordum yıllarca sakladım. Evdeyken bunları ayıkladım. Çünkü bunları okuyacak bir vaktim olmadığını düşündüm.
‘Aynı asansöre binmiyorlar’
Durumumun negatifleşmesinin üzerinden 2 ay geçmesine rağmen komşularım hâlâ benimle aynı asansöre binmiyor ya da beni gördüklerinde 1 adım geri gidiyorlar. Hastalanmadan önce de anneme gitmiştim. Komşuları hastalandığımı duyduklarında bütün apartmanı dezenfekte etmişler. O apartmanla tek ilişkim ise asansörde 7. katın düğmesine basmak oldu. Aynı şeyi bizim apartmanda da yapmışlar.”
YARIN: Prof. Dr. Oğuz Özyaral: Hayatınızı ertelemeyin
Devami...
-