Araştırma kapsamında virüsün Türkiye’de neden geç görüldüğü sorulduğunda görüşmecilerin yaklaşık yarısı bu durumu hijyene önem veren bir toplum olmaya bağladı. Büyük bir çoğunluk da koronavirüsün açıklanan tarihten önce de Türkiye’de olduğunu ancak geç tespit edildiğini düşünüyor. Görüşmecilerin yüzde 30’luk bir kısmı ise virüse karşı dayanıklılığı İslami bir ülke ve Türk genlerine sahip olmaya bağladı.

Kadın-erkek farkı

Koronavirüs hakkında ne kadar bilgili hissettikleri sorusuna ise görüşmecilerin yüzde 45’i çevresindekileri bilgilendirecek kadar konuya hakim olduğunu ifade etti. Araştırmaya göre, toplumun yaklaşık yüzde 64’ü kendisini koronavirüs konusunda hiç tedirgin hissetmiyor ya da biraz tedirgin hissediyor. Araştırmanın en çarpıcı sonuçlarından biri de kadınlar ve erkeklerin birçok konuda birbirinin tersi fikirde olması. Erkekler, virüs konusunda daha umursamaz görünürken, kadınların teyakkuz halinde olduğu görüldü. Erkeklerin üçte biri koronavirüs konusunda kendilerini hiç tedirgin hissetmezken, kadınlarda bu oran onda bire kadar geriliyor.

Sabunla el yıkama

Koronavirüsün yayılmaması için bazı ülkelerden Türkiye’ye uçuşlar yasaklanırken, katılımcıların da yüzde 72’si bu kararı yerinde buldu. Görüşmecilerin yaklaşık yüzde 62’si virüsün etkileri tamamen geçene kadar okulların açılmaması gerektiğini düşünürken, iş yerlerinin kapalı olması gerektiğini söyleyenlerin oranı yüzde 38. Koronavirüsten korunma önerileri çoğunlukla toplumda karşılığını buldu. Görüşmecilerin yüzde 90’ı ellerini daha sık sabunla yıkadığını, yüzde 73’ü kolonya, yüzde 71’i tokalaşmayı kesme gibi önlemler aldığını ifade etti. Salgının ilk günlerinde gündeme gelen maske takma oranı ise yüzde 12’de kaldı. Katılımcıların sadece yüzde 13’ü makarna, pirinç, tuvalet kâğıdı stokları yaptıklarını belirtti.

Kaderci yaklaşanlar
Koronavirüse önlem alanlar olduğu kadar, bu işi ciddiye almayanlar da var. Görüşmecilerin yüzde 17’si virüse karşı hiçbir önlem almadığını ve almayı da planlamadığını söyledi. Önlem alınmamasının altında ise iki büyük etken yatıyor. Birincisi, insanların yaş, coğrafi lokasyon gibi nedenlerden dolayı virüsün kendilerine bulaşacağını düşünmemesi. İkincisi de kaderci bir yaklaşım ile virüsün bulaşıp bulaşmamasının ilahi bir takdir olduğu, önlem almanın gereksiz olduğu düşüncesi yatıyor.

Toplumun, virüsün etkilerinin uzun süre devam etmeyeceğine dair inancı ise tam. Toplumun yaklaşık yarısı yaza kadar virüsün etkilerinin azalacağını düşünüyor. Sadece yüzde 5’lik bir kesim ise virüsün etkilerinin uzun süre hissedileceğine inanıyor. Koronavirüsüne karşı aşı bulunması için tüm sağlık otoriteleri büyük bir çalışma yürütüyor. Virüse karşı aşıyı Çin’in bulacağını düşünenlerin oranı yüzde 36. Çin’i yüzde 29 ile ABD takip ediyor. Türkiye’nin aşı geliştireceğine inanların oranı da yüzde 15.

Fotoğraflar: Ercan Arslan


Devami...