Kovid-19’a yakalananlar arasında Medipol Üniversitesi öğretim üyesi, göğüs hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Muhammed Emin Akkoyunlu (41) da yer aldı. Bir hastasından virüsü kapan Prof. Dr. Akkoyunlu, 28 Mart’ta hastaneye yatırıldı. 16 günlük tedavinin ardından taburcu olup işine döndü. “Ölümden döndüm” diyen Prof. Akkoyunlu, hastalık sürecini Milliyet’e anlattı: “Hastanemizde bir hastayı muayene ettikten sonra ‘Biz de vurulduk’ dedim. Hastanın koronavirüslü olduğu anlaşıldı. 5-6 gün sonra da hastalık belirtileri bende de görülmeye başladı. Test sonuçlarımın pozitif olduğunu gece bana gelen bir SMS ile öğrendim.”
3. yöntem
“Sabahında hastaneye yattım. ‘Çabuk atlatırım’ diye düşündüm. Çünkü ağrılarım çok şiddetli değildi. Ateşim yoktu ancak hastaneye yattığımın akşamında ateş de görüldü. İlk beş gün aşırı ateş ve halsizlik vardı. Tedaviye cevap vermiyordum. Çin’den gelen ilacı kullanmaya karar verdik. Baktık bu da cevap vermiyor, herhangi bir ilerleme olmadığı gibi ağzım ve burnumdan da kan gelmeye başladı. Bu da ölme ihtimalimin arttığını gösteriyordu. Bu kez bağışıklık sistemine baskı yapan bir ilaç vardı, onu uygulamaya karar verdiler. Riskli ve yan etkileri olan bir ilaçtı ama kullanmak zorundayım. Savunma sistemi iyice baskılandı ve hayata döndüm.”
‘Vasiyeti düşündüm’
“Hastanede olasılık hesabı yapmaya başladım. Tıp budur, olasılık hesabı yaparsınız. Bütün dünyada ölüm oranları 2.6 ile 2.9 civarındaydı. Bu tabloda iki zar atarsınız ve zarın düşeş gelme ihtimali 2.7’dir. Benim ölme ihtimalim ise düşeş gelme ihtimalinden fazlaydı. İlk ve ikinci tedaviye cevap vermeyince, ‘Gidiyorum, bu iş bitti’ dedim. Bir odada yalnızsınız. Orada şunu fark ettim; binlerce ölüm gördüm, o kadar ölüm görmek insanı ölüme yabancılaştırıyormuş. Ancak insanın kendi ölümünü görmesi, hissetmesi apayrı bir olay. O duyguyu hastalık sürecinde o kadar iyi hissetim ki. Yalnız bir odada ölümü bekledim. Hatta vasiyetimi bile yazmayı düşündüm.”
‘Günü kurtaralım’
“Taburcu olduğumda, ‘Nerede kalmıştık’ deyip devam edemezdim. Hastalık süreci hayata bakış açımı değiştirdi. Ölümü gördüğünüz an, o hırsların, hayatın içinde önemsediğiniz şeylerin, kızdığınız şeylerin aslında ne kadar basit ve gereksiz olduğunu görüyorsunuz. Gelecek kaygısının ne kadar önemsiz olduğunu gördüm. Çünkü, geleceğin içinden siz çıktığınız an geleceğin içinde hiçbir şey kalmıyor, gelecek en önemsiz kelime oluyor. Gereksiz bir hırs varmış içimde, çok önemsiz şeylere ciddi yatırımlar yapmış. Gelecek kaygısı varmış bende. Bu kaygı gereksiz oldu, gelecek kaygısı bendeki anlamını yitirdi. Günü kurtarma kelimesinin, çok daha doğru bir kelime olduğunu hissettim. Hayat kısa, anı yaşayın.”
‘Raporları günlük yaptım’
Prof. Dr. Muhammed Emin Akkoyunlu: “Hastalık bitmiş değil ancak insanlar kafalarında hastalığı çok çabuk normalleştirdiler. ‘Ne olacak’ diyorlar. Şunu bilmemiz gerekiyor; toplumun yüzde 1’inden daha azı enfekte oldu. Salgında enfeksiyon riski hâlâ devam ediyor. Sadece dikkatli olunsun, Eylül-Ekim ayları gibi de aşı gelebilir. Normalde günlük tutan biriyim ancak hastaneye günlüğümü götürme şansım olmadı. Telefonum tedavi sürecinde yanımda değildi. Eşim normal bir telefon ve yeni bir hat almıştı. Onunla iletişim halindeydik ve ona not alma durumu yoktu. Yalnız başıma bir odada neler hissettiğimi de yazmak istiyordum. Yanımda sadece tetkik raporlarım vardı. Ben de kendimi iyi hissettiğim ve yazabilecek durumda olduğum günlerde tetkik raporlarına tedavi sürecimi, hissettiklerimi not tuttum. Önümüzdeki günlerde hastalık sürecini, tuttuğum notlarla birlikte kitaplaştırmayı düşünüyorum.”
BİTTİ


Devami...