1992 İsveç çıkışlı grup, ismi için Yüzüklerin Efendisi filminde yer alan Mount Dağı’ndan (Mordor) ilham almış. Kolaylıkla özdeşleştirebilirsiniz aslında, çünkü ne zaman kulaklığımda son ses açıp dinlesem, kendimi mitolojik bir savaşın içerisindeymiş gibi hissederim. Zaten Viking ve İskandinav mitolojisini müziklerine yansıtmayı misyon edinen bu grubun en belirgin özelliği de gerek tarzı, gerekse şarkı sözlerinde yer alan bu ironizmi kendilerine has armonileriyle harmanlayan alt yapıları olsa gerek.
1992‘den önce grubun elemanları bir araya toplandıklarında, sadece eğlenmek ve gürültü çıkarmak için bu müzikal yolu seçtiklerini söylerken, 1993 yazında ilk demoları olan ve asla yayımlamadıkları “Thor Arise” ı kaydederler. İçerisinde bir adet Black Sabbath coverı da bulunan toplam 5 parçalık demo yeterince başarılı bulunmaz. Yeni prova çalışmaları için ümitlerini kırmayıp tekrar stüdyoya girdiklerinde ise müzikalite bakımından ilkine göre daha tatmin edici bir sound yakaladıkları EP’leri “The Arrival Of The Fimbul Winter“ın kayıtlarını bitirirler. Kayıtlarını underground piyasaya sürmek için çeşitli arayışlara giren grup, bir müddet bekledikten sonra ilk plak firmaları Pulverised Recoards‘la (Singapur) anlaşır.
Uzun süren çalışmaların ardından 1995 Kasım ayında grup, Peter Tagtgren’e (Hypocrisy) ait The Abyss Studios‘a girer ve “Sorrow Throughout The Nine Worlds” adını verdikleri albümü kaydeder. Uzun uğraşların ve çalışmaların ardından albüm 1996 yılında piyasaya sürülerek, grubun dünya çapında seslerini duyulmasını sağlar. Grubun bateristi Nico‘nun yerine Martin Lopez geldikten sonra da turne, konser ve organizasyonlara çıkarak, kariyerleri açısından büyük bir tırmanma sürecini yakalamış olurlar. Daha sonrasında bir çok ünlü plak firması ve yapımcısı tarafından albüm teklifi yağmuruna tutulan ve içlerinden Metal Blade ile anlaşmayı seçen grup, 1997 yılında ilk albümleri olan “Once Sent From The Golden Hall“u Peter Tagtgren ile kaydetmek için yeniden The Abyss Studios’a girerler.
“Once Sent From The Golden Hall”un kayıtlarından sonra gitarist Anders Hansson gruptan ayrılır. Bir ay sonra Deicide, Six Feet Under ve Brutal Truth ile turneye çıkacağı için acil olarak gitarist arayışına giren topluluk, kadroya Johan Söderberg‘i alır. 1998 yazında grup pek çok önemli festivalde yer alır ve hemen hemen aynı zaman dilimi içerisinde davulcu Martin Lopez, kariyerini Opeth‘de sürdürmek için gruptan ayrılır. Yerine Fredrik Andersson (Marduk) gelir.

Bu grubun son eleman değişikliği olmuştu ve 1999 Şubat-Mart ayları içerisinde tekrar The Abyss Studios’a girerek “The Avenger” albümü kaydedildi. 7 parçalık albümün kayıtları esnasında herhangi bir prodüktörle çalışılmadı. Death ve Black Metal tarzları ile Viking etkileşimi, brutal altyapı ile sağlamlaştırılarak harika bir albüm ortaya çıkarıldı. Grup, albümün tanıtım için Morbid Angel‘ın headliner olduğu birkaç festivalde yer aldı.
2000 Kasım ayında kısa bir sürede The Crusher albümünü alelacele kaydettiler. Bu albüm Amon Amarth’ın o zamana kadar kaydettiği en brutalite dozajı yüksek albümdü. Bu albüm sayesinde ülke çapında bir çok festivalde çaldılar, Danimarka ve Almanya’da ilk kez headliner olarak sahne aldılar. Marduk ve Vader gibi devlerle No Mercy Festival‘e katıldıktan sonra, grubun 2001 Amerika turnesi kapsamında Marduk’a eşlik edeceği açıklandı. Bu turne sayesinde grup ilk kez Amerika’da sahne alacaktı. Ancak turne 2002 Ocak ayına ertelenince grup Marduk’u beklemeyip Diabolic (Tapma-Florida) ile beraber Amerika’da konserler verdi. Bu konserlerin hemen ardından İsveç’e geri dönüp İsveç’li Death/Gore efendisi Vomitory‘e Avrupa turu teklifini kabul ettirdiler.
2002 Ağustos ayında grup 2. kez Wacken Open Air‘a çıktı ve şov yaklaşık 12.000 kişi tarafından izlendi. Wacken’ın hemen ertesinde “Versus The World” albümlerini kaydetmek için stüdyoya girdiler. Peter Tagtgren stüdyosunu kendisine ayırdığı ve başka grupların kayıt işleriyle uğraşamadığı için grup, Malmö’deki Berno Studio’da çalışmaya başladı.
Albümün sınırlı sayıdaki Viking baskısı, grubun hiç yayınlanmamış olan eski demolarını içeriyordu ve bu albüm grubun kariyerindeki kilometre taşlarından birisi oldu. Albümün tanıtımı için 3 Amerika ve 2 Avrupa turnesine çıkıldı.
Amon Amarth’ın izleyen albümü “Fate Of Norns” da bir önceki albüm gibi Bernö Studios da kaydedildi. Bir röportaj esnasında albümler hakkında sorulan sorulara Mikkonen şöyle bir cevap vermiştir. “Biraz klasik kaçacak ama albümde yakalanan sound süper ve şarkılar diğerlerine göre çok daha güçlü. Johan söderberg’in şarkı yazımına katkısı öncekilere göre çok daha fazla oldu ve bu da müziğe yeni bir tat ve bakış açısı kazandırdı. Stüdyoya girdiğimizde bir çok şarkının yazımı henüz tamamlanmamıştı ve stüdyoya girince farklı bir şeyler çıkabilir miyiz diye merak ettik. Düşündüğümüz gibi oldu ve Bernö sayesinde müzik çok farklı bir noktaya geldi. Bu prodüksiyonda diğer hiçbir albümde harcamadığımız kadar enerji harcadık.
2006 yılında çıkmış olan “With Oden On Our Side” albümlerini izleyen Dünya Turnesi kapsamında çalışmalarına başladıkları yeni şarkılarını, İsveç’teki Fasvination Street Stüdyoları’nda Jens Bogren prodüktörlüğünde kaydettiler. Metal Blade Records etiketiyle 17 Eylül de yayınlanacağı açıklanan “Twilight Of The Thundergod” adlı albümün parça listesi de kısa bir zaman önce açıklandı. Albümden birkaç anektod sunmak gerekirse, toplam 10 parçalık tracklist dahilinde, tanıdık simalar bulmak mümkün. Konuk sanatçılar arasında; Entombed – L.G. Petrov (Guardians Of Asgaard), Children Of Bodom gitaristi Roope Latvala, Apocalyptica (Live For The Kill) yer alıyor. Şarkı sıralaması ise şöyle;
01 – Twilight Of The Thundergod
02 – Free Will Sacrifice
03 – Guardians Of Asgaard
04 – Where Is Your Good
05 – Vargays Of Miklagaard
06 – Tattered Banners and Bloody Flags
07 – No Fear For The Setting Sun
08 – The Hero
09 – Live For The Kill
10 – Embrace Of The Endless Ocean
Grupla ilgili son güncellemeleri www.amonamarth.com adresinden takip edebilirsiniz. Grubun Myspace adresi de şöyle; www.myspace.com/amonamarth