Merhabalar İmajTeam Misafiri, Sayfamıza Hoşgeldin. Aramıza Katılmak İstermisin? Kayıt ol


İmajTeam Uydu Forum içerisinde Digiturk,D-Smart,Tivibu,Turkcell TV,Filbox,Teledünya vb. Yerli Platformlara ait Kart Paylaşımı,IPTV,Key gibi illegal içerikler istemek ve paylaşmak yasaktır. Yapanlar tespit edildiği anda cezalandırılacaktır ve bu konuda herkes eşittir.

Etiketlenen üyelerin listesi

Toplam 7 adet sonuctan sayfa basi 1 ile 7 arasi kadar sonuc gösteriliyor
  1. #1
    Onur Üyesi TRessam - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    03 Haziran 2013
    Nereden
    Samsun
    Yaş
    64
    Mesajlar
    1,380
    Tecrübe Puanı
    13

    Standart Atatürk Ilkeleri

    ATATÜRK İLKELERİ

    Atatürk ilkeleri, başlangıcından itibaren Türk İnkılâbı’nın içinden doğmuş, onun uygulamalarına yön vermiş olduklarından Atatürkçülüğün ideolojisini oluşturmaktadır.
    Bağımsızlık, millî egemenlik, cumhuriyetçilik, milliyetçilik, halkçılık, devletçilik, lâiklik, inkılâpçılık, barışçılık ve akılcılık Atatürkçü düşünce sisteminin temel ilkeleridir. Bu ilkeler gerek anlamları, gerekse amaçları bakımından birbiri ile ilişkili, birbirini tamamlayan ilkelerdir. Hepsinin amacı Türk milletini en kısa zamanda çağdaş uygarlık düzeyine eriştirmeye yönelmiştir.
    Bu ilkeler tümüyle akılcı ve gerçekçi bir temele oturmuşlardır; çünkü Türk milletinin hususiyetleri, onun bugünkü ve yarınki ihtiyaçları göz önüne alınarak çağdaş yaşamın gereklerine uygun olarak belirlenmişlerdir.



  2. #2
    Onur Üyesi TRessam - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    03 Haziran 2013
    Nereden
    Samsun
    Yaş
    64
    Mesajlar
    1,380
    Tecrübe Puanı
    13

    Standart

    Cumhuriyetçilik:

    Cumhuriyetçilik, devlet idaresinde millî egemenliği, millî iradeyi ve hür seçimi esas kabul eden ilkenin adıdır. Bu ilkenin yönetim biçimi ve siyasal rejim olarak ifadesi, cumhuriyettir.
    Bu tarz yönetim, millî egemenlik kavramını en iyi temsil edecek, en iyi gerçekleştirecek, en iyi uygulatacak bir devlet şekli olup demokrasinin de en gelişmiş şeklidir. Atatürk’ün ifadesi ile “Türk milletinin tabiat ve âdetlerine en uygun olan bu idare şekli, milletin insanca yaşamasını bilmesi, insanca yaşamanın neye bağlı olduğunu öğrenmesi, demektir.”
    Türk milleti, asırlar boyunca kendi hâkimiyetini, kendi iradesini kullanmasına mani olan monarşi, oligarşi gibi rejimlerin acılarını çekmiş, nihayet kendi mizacına en uygun idarenin Cumhuriyet olduğunu görmüştür.
    Bu tarz bir idarede, egemenliğin herhangi bir kişi, zümre veya sınıfla paylaşılması söz konusu olamaz. Cumhuriyet rejiminde bir görevin, İlâhi bir kuvvete dayanması veya babadan oğula geçmesi gibi bir veraset usulü yoktur; egemenlik bütünüyle millete aittir. Millet bu egemenliğini, kendi seçtiği temsilcileri aracılığıyla kullanır. Seçimle iş başına geliş de görev bakımından belli bir dönemi kapsar; yani Cumhuriyet rejiminde ömür boyu bir görev söz konusu olamaz. İşte bu yönetim sayesindedir ki devlet idaresine lâyık olanlar, milletin reyi ve iradesi ile işbaşına gelebilirler.

    Cumhuriyetin fazileti ve üstünlüğü buradadır.

  3. #3
    Onur Üyesi TRessam - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    03 Haziran 2013
    Nereden
    Samsun
    Yaş
    64
    Mesajlar
    1,380
    Tecrübe Puanı
    13

    Standart

    Milliyetçilik:

    Atatürkçülüğün en önemli ilkelerinden biri de milliyetçiliktir. Bu ilke, Millî Mücadele’nin doğuşunda ve başarıya ulaşmasında başlıca rolü oynamıştır; zira yeni kurulan devlet, artık milletler topluluğuna değil, sadece Türk unsuruna dayanıyordu, bu sebeple millî bir devletti.
    Atatürk inkılâbı, Türk milletini dil, kültür ve ülkü birliği ile birbirine bağlı vatandaşların oluşturduğu bir toplum olarak kabul etmiştir.
    Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına göre, Türkiye Cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk'tür; çünkü bu kişiler aynı dili konuşmakta, aynı kültürü paylaşmakta, aynı ülküyü taşımaktadırlar. Bu anlayış içinde her ferdimizin amacı Türk milletinin mutluluğu, birlik ve beraberliği için çalışmak, bu kutsal vatanı daha güzel, daha bayındır hale getirmektir. Bu sebeple millî sınırlarımız içinde, millî benliğimizi duyarak, varlığımızı yükseltmeye çalışmak, Atatürk milliyetçiliğinin esasıdır.
    Irkçılığı reddeden Atatürk milliyetçiliği bütünleştirici, birleştirici, vatan yüzeyinde millî birliği temin edici bir milliyetçiliktir.
    “Ne mutlu Türküm diyene!” vecizesiyle kalplere millî iman perçinleyen Atatürk, aynı zamanda insanlık idealinin ve insan sevgisinin de sembolüdür.
    “Biz kimsenin düşmanı değiliz; yalnız insanlığın düşmanı olanların düşmanıyız” diyen Atatürk’tür.
    Bu bakımdan, Türk inkılâbının milliyetçilik anlayışı hiçbir zaman bencil bir milliyetçilik değildir; aksine bu milliyetçilik, İnsanî bir ülkü ile el ele yürümektedir.
    Atatürk milliyetçiliğine göre, Türk vatandaşları her şeyden önce kendi milletinin varlığı ve saadeti için çalışacak, fakat başka milletlerin de huzur ve refahını düşünecektir.

    İşte Türk inkılâbının “Yurtta barış, cihanda barış” ilkesi, milliyetçiliğimizin bu insancıl yönünü işaret etmektedir.

  4. #4
    Onur Üyesi TRessam - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    03 Haziran 2013
    Nereden
    Samsun
    Yaş
    64
    Mesajlar
    1,380
    Tecrübe Puanı
    13

    Standart

    Halkçılık:

    Halkçılık ilkesi, Türk toplumunda fert, aile, zümre ve sınıf hâkimiyetinin olamayacağı, bütün millet fertlerinin kanun önünde eşitliği esasına dayanır. Bu sebeple Türk inkılâbının halkçılık anlayışı, vatanı, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütün kabul eden görüşten kaynaklanmaktadır.
    Türk toplumunda bir sınıfın diğer sınıf veya sınıflar üzerine hâkimiyet kurması, Atatürkçü halkçılık ilkesi ile bağdaşamaz. Çünkü Türk inkılâbının halkçılık anlayışı, bütün millet fertlerini ayrılık gözetmeksizin memleketin öz evlâdı kabul etmek, onların temel hak ve hürriyetlerini teminat altına almak, devlet yönetimine eşit olarak katılmalarını sağlamak, onları kanun önünde eşit tanımak prensibine dayanır.
    Bu ilkede devletin vatandaşa, vatandaşın da devlete karşı karşılıklı hak ve görevleri en çağdaş, en insanî şekilde düzenlenmiştir.
    Millet fertleri arasında ayrıcalık tanımayan bu ilke, millî egemenliğin ve millî iradenin milletten kaynaklandığını göstermesi bakımından demokrasi zihniyetini de simgeler.

    Bu ilkede “Millete efendilik yoktur; hizmet etme vardır. Bu millete hizmet eden onun efendisi olur.”


  5. #5
    Onur Üyesi TRessam - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    03 Haziran 2013
    Nereden
    Samsun
    Yaş
    64
    Mesajlar
    1,380
    Tecrübe Puanı
    13

    Standart

    Devletçilik:

    Devletçilik, Türkiye’nin en kısa zamanda kalkınması için özellikle ekonomik alanda fertlerin yapamayacağı bazı işleri devletin üzerine alması esasına dayanır.
    Atatürkçü devletçilik anlayışı herhangi bir doktrine bağlı olmaksızın bizim ihtiyaçlarımızdan doğmuş bir ilkeyi simgelemektedir. Bu anlayışın, her İktisadî faaliyeti yalnız devletin uğraşı alanı sayan zihniyet ve yollarla hiçbir ilgisi yoktur. Aksine, bu uygulamada kişisel faaliyet, ekonomik ilerlemenin esas kaynağı olarak kabul ediliyordu. Çünkü fertlerin her görüş noktasından olduğu gibi bilhassa ekonomik sahadaki hürriyet ve teşebbüsleri önünde devletin kendi faaliyetleri ile bir engel meydana getirmemesi, demokrasi prensibinin en mühim esası idi. Ancak ferdî gelişimin mâni karşısında kalmaya başladığı noktada devlet faaliyetinin sınırı başlamalıydı.
    Atatürk bu ilkeyi şu şekilde açıklamaktadır: “Türkiye’nin tatbik ettiği devletçilik sistemi, on dokuzuncu asırdan beri sosyalizm nazariyecilerinin ileri sürdükleri fikirlerden alınarak tercüme edilmiş bir sistem değildir. Bu Türkiye’nin ihtiyaçlarından doğmuş, Türkiye’ye has bir sistemdir. Devletçiliğin bizce manası şudur: Fertlerin hususi teşebbüslerini ve faaliyetlerini esas tutmak; fakat büyük bir milletin bütün ihtiyaçlarını ve birçok şeylerin yapılmadığını göz önünde tutarak, memleket ekonomisini devletin eline almak.
    Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Türk vatanında asırlardan beri ferdî ve hususî teşebbüslerle yapılamamış olan şeyleri bir an evvel yapmak istedi ve kısa bir zamanda yapmaya muvaffak oldu. Bizim takip ettiğimiz bu yol, görüldüğü gibi, liberalizm’den başka bir yoldur”.
    Görülüyor ki, Türk İnkılâbı’nın devletçilik anlayışı, ekonomi siyasetinde devleti yapıcı ve idareci olduğu kadar düzenleyici bir birlik unsuru kabul etmektedir. Bu anlayışta, devlet müdahalesinden ziyade, ekonomiyi fert ve devlet el ele geliştirmek, mümkün olduğu kadar az zaman içinde milleti refaha ve memleketi bayındır hale getirmek için, milletin umumî ve yüksek menfaatlerinin gerektirdiği işlerde, özellikle İktisadî sahada devleti alâkadar kılmak söz konusudur, içinde bulunulan hal ve şartlara göre, ferdî teşebbüsün yanı sıra kamu yararının söz konusu olduğu alanlarda devlete de ödev yükleyen Atatürkçü devletçilik ilkesi, İktisadî alanda bugün “karma ekonomi” kavramıyla ifade edilmektedir.


  6. #6
    Onur Üyesi TRessam - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    03 Haziran 2013
    Nereden
    Samsun
    Yaş
    64
    Mesajlar
    1,380
    Tecrübe Puanı
    13

    Standart

    Lâiklik:

    Lâiklik, genel anlamda din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması, dinî inançların devlet idaresinde ve siyasette rol oynamaması esasına dayanır.
    Milletimiz yüzyıllar boyunca devlet idaresinde bu ilkenin uygulama alanı bulamamasının çok acılarını çekmiş, çok zararlarını görmüş, sonuç olarak gelişme ve ilerlemesi geri kalmıştı. Bu bakımdan Türk inkılâbı lâiklik ilkesini Türkiye Cumhuriyeti’nin ve çağdaş Türk toplumunun temel ilkelerinden biri olarak benimsemiştir.
    Lâikliğin ayrıntılarına inecek olursak, devlet yönetimine dinî kural ve görüşlerin karıştırılmaması yanında, toplumda din ve vicdan hürriyetinin temini, din ve mezhepleri ne olursa olsun yurttaşlara eşit işlem yapılması, devletin resmî bir dininin bulunmayışı, eğitimin lâik, akılcı ve çağdaş esaslara göre düzenlenmesi, bu ilkenin başlıca unsurlarını oluşturur. Lâiklik bu nitelikleriyle toplumda fikir ve inanç ayrılıklarının düşmanlığa dönüşmesini önleyen, vatandaşları hoşgörülü davranmaya sevk eden, bu sebeple ülkede birlik ve beraberliği temin eden temel unsurlardan biridir.
    Sonuç olarak diyebiliriz ki lâiklik anlayışında din devlet ve dünya işlere karışmayacak, vicdanlardaki yüksek ve kutsal yerini muhafaza edecektir.

    Lâiklik dinsizlik, din düşmanlığı, dine saygısızlık değildir; aksine dinin her türlü çıkar hesaplarından uzak tutulması, siyasete âlet edilmemesidir.


  7. #7
    Onur Üyesi TRessam - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    03 Haziran 2013
    Nereden
    Samsun
    Yaş
    64
    Mesajlar
    1,380
    Tecrübe Puanı
    13

    Standart

    İnkılâpçılık:

    İnkılâpçılık, Atatürk’ün ifadesiyle: “Türk milletini son asırlarda geri bırakmış olan müesseseleri yıkarak yerlerine, milletin en yüksek medeni icaplara göre ilerlemesini temin edecek yeni müesseseler kurmuş olmaktır”. Bu sebeple, Atatürkçülüğün inkılâp anlayışı, eskiyi, kötüyü, çirkini yıkıp yerine yeniyi, iyiyi ve güzeli koymaktır.
    Bu inkılâp anlayışı ilim ve tekniğin ışığında sürekli bir çağdaşlaşmayı içerir. Bu sebepledir ki atılmalarda tereddüt ve şüphe yerine inanç, sebat ve değişmez karar söz konusudur.
    Çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmak, uygarlık dünyasında yerimizi almak, ancak gerek zihniyet gerekse kurumlar açısından o uygarlığın gereklerini yerine getirmekle mümkündür.
    Türk inkılâbı, bu büyük işi, her biri diğerini tamamlayan bir sıra inkılâplarla başardı. Amaç her yönüyle çağdaş bir toplum haline gelmekti. Atatürk bu hususu, şu sözleri ile belirtiyordu: “Yaptığımız ve yapmakta olduğumuz inkılâpların amacı, Türkiye Cumhuriyeti halkını tamamen çağımıza uygun ve bütün mana ve biçimiyle uygar bir toplum haline eriştirmektir. İnkılâplarımızın temel kuralı budur.”
    Atatürk’ün inkılâpçılık anlayışı, ıslahat kavramıyla bağdaşamaz; çünkü ıslahat, yeniden düzenleme olmakla beraber, bu düzenlemenin içinde eski ile yeninin, zararlı ile faydalının yan yana yaşaması söz konusudur. Tanzimat’tan bu yana Osmanlılarda düşünülen bütün yeniliklerde, yapılan bütün inkılâplarda bu ikilik yaşatılmıştı. Yeni mahkemelerin yanında şer’i mahkemeler, medresenin yanında yeni okul, yeni kıyafetin yanında eski kıyafet beraber yürürlükte idi.

    Atatürk İnkılâbı’nın en büyük özelliği, sadece yeniyi, iyiyi, faydalıyı kabul etmekle, kendisine kadar inkılâp hareketlerinde süre gelen bu ikiliği kesin şekilde ortadan kaldırmak olmuştur.


 

 
Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 03:51.
Powered by vBulletin® Version 4.2.3
Copyright © 2024 vBulletin Solutions, Inc. All rights reserved.
Content Relevant URLs by vBSEO
Hide Hack By vFCoders.