Türkiye’de yeni tip koronavirüs Kovid-19’un (SARS-CoV-2) bulaştığı doktorlardan biri de İstanbul Rumeli Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Koruyucu Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Oğuz Özyaral’dı. Prof. Özyaral’a 31 Mart’ta yüksek ateş şikâyetiyle gittiği Büyükçekmece Mimar Sinan Devlet Hastanesi’nde Kovid-19 teşhisi kondu. Hastanede 10 gün tedavi gören Özyaral, iyileşerek taburcu oldu. Sağlığına kavuşan Özyaral, bütün işlerini artık evinden yürütüyor. Prof. Dr. Oğuz Özyaral, hastalık sürecinde yaşadıklarını, yeni hayatını Milliyet’e anlattı.
Maske çok önemli
Salgının ilk dönemlerinde korunmak için maske kullanmanın öneminin pek konuşulmadığını söyleyen Özyaral, o günleri şöyle anlattı:
“Koronavirüsün çıktığı ilk dönemlerde maske kullanmanın önemi pek konuşulmuyordu. Biz sadece, ‘Hastalar kullansın’ dedik. Dünya Sağlık Örgütü de bu konuda herhangi bir şey deklare etmedi. Hastalığın başlangıç döneminde benim de sürekli canlı yayınlarım vardı. O süreçte bir şekilde enfeksiyonu almış oldum. Hastalık kişiden kişiye değişiyor. Semptomlar hiçbir zaman birbirini tutmuyor. Yaşım 64, panik yapmadım, tedbir aldım. Hastaneye çok yakınım ve hemen tomografi çekildi. Hocam tomografi sonucunu beğenmedi ve sürece başladık. İlk 4 gün uygulanan tedaviye olumlu bir yanıt vermedim. Çünkü, her hasta için uygulanan her ilacın olumlu olması mümkün değil. Bunun üzerine hekimlerimiz tedavinin şeklini hemen değiştirdiler. Birkaç gün sonra ise tedaviye olumlu cevap verdim. 10 gün içinde taburcu oldum”






İş daha tempolu
Hastalıktan önce de çok yoğun çalışan biri olduğunu anlatan Oğuz Özyaral, sağlığına kavuştuktan sonra evden her yere ulaşabileceğinin farkına vardığını söyledi:

“Hastalıktan sonra çalışma tempom daha arttı ve daha fazla çalışmaya başladım. Çünkü ne kadar fazla çalışıp, ne kadar doğru bilgi verirsem halk için o kadar önemli. Bilgi kişi de kalmamalı, bu süreçte bilgiyi halkla en doğru şekilde paylaşmak çok önemli. Bu dönemde bunu en iyi şekilde yapmak için çaba sarf ediyorum. Ne kadar mesaj verirsem, koruyucu sağlık adına o kadar önemli. Oturacak vaktim yok, hiç şikâyetçi değildim, çalışmayı seven biriydim. Bu tempoda çalışmak bana iyi geliyor.”
‘Keşkelerim olmadı’

Prof. Dr. Oğuz Özyaral’ın herkese önerileri de var:
“Hayatımda hiçbir şeyi ertelemedim, aklıma gelen ve yapmak istediğim her şeyi yapan biriyim. Hastalıktan sonra da, ‘Keşke şunu yapsaydım’ ya da ‘Artık bunu yapacağım’ dediğim bir şey olmadı. Özgür iradeli bir adamım beni hiçbir şey kısıtlayamaz. Sahneye çıkmak istediğimde sahneye çıktım, tiyatro yapmak istediğim de tiyatro yaptım. Yakın bir zamanda da ünlü bir sanatçı aileyle birlikte sahneye çıkacağım. Hayatınızda yapmak istediğiniz şeyleri ertelemeyin, hayata geçirmek için çalışın, çaba harcayın.”
‘Doğru beslenin’
Tip 2 diyabet hastası olduğunu belirten Prof. Dr. Oğuz Özyaral, “Yaşıma rağmen hastalığı çabuk atladım. Bunun en büyük nedeni de beslenme alışkanlığım. O nedenle bu süreçte yemek kalitesi çok önemli. Ben uyku düzenine çok önem veriyorum. Her zaman söylediğim gibi ‘Ne yersen O’sun.’ Çok doğru beslendiğimi düşünüyorum. Kendinizi doyurmak için değil, beslemek için yemek yiyin. Çok yemek zorunda değilsiniz ama besin değeri yüksek kaliteli gıdalarla beslenin. Bu bağışıklığınızın güçlenmesini sağlar,, sizi hastalıklardan korur. Hastalandıktan sonra ‘Bunu bunu yersem iyileşirim’ ve benzeri şeyler şehir efsanesi. Sadece doğru beslenin” dedi.
‘Salgın bitmedi’
Kovid-19 salgının hâlâ bitmediğini, bitmiş gibi de durmadığına söyleyen Prof. Dr. Oğuz Özyaral, normalleşme döneminde virüsten korunmak için alınması gereken tedbirlerin önemine de anlattı:

“Şehir efsanelerine inanmayın. ‘Mutasyona uğradı ya da uğrayacak’ açıklamaları insanların kafasını karıştırıyor ve gevşemelerine neden oluyor. Evet mutasyona uğradığı doğrudur. Bir virüs bir insanın kendi bünyesinden bir hücreden diğer hücreye geçerken milyonda bir kadar değişim yapar. Ancak bu hastalık yapma yeteneğinde bir değişiklik yaptığı anlamına gelmiyor. Dolayısıyla halkımızın önünde konuştuğumuz her cümleyi bir kuyumcunun hassas terazisinde tartar gibi tartıp söylememiz lazım. Bu hastalık bir süre daha devam edecek gibi duruyor. Ama kimse moralini hiçbir zaman düşürmesin. Türk sağlık sistemi dünyanın en iyi sağlık sistemlerinden biri. Bu sınavı da en iyi şekilde vermiş ülkelerden biriyiz.”


Devami...